Simülasyon Teorisi: Yaşadığımız Dünya Gerçek mi? Düşünmeniz için bazı pratikler, Hadi Videoya.

“Gözlerini kapat…” “Aç…” Peki ya şimdi? Gerçekten mi buradasın? Yoksa bu, bir bilgisayar simülasyonunun içinde olduğun bir an mı?

Korkutucu değil mi? Hele ki bu teoriyi Elon Musk gibi adamlar bile ciddiye alıyorsa! Şimdi sıkı dur, çünkü bugün büyük bir ihtimalle varoluş krizine gireceksin!

Bildiğin gibi, oyun dünyası yıllar içinde müthiş bir gelişim gösterdi. Atari’nin pikselli dünyasından, GTA 6’nın “gerçekçi NPC’lerine” kadar geldik! Hatta bazen oyunlarda NPC’lerin (yani oyundaki karakterlerin) kendi başına kararlar aldığını görmüyor musun?

Şimdi düşün: Eğer biz bu kadar kısa sürede böyle bir gelişim gösterdiysek, ya bizden milyonlarca yıl ileride olan bir medeniyet varsa? Onlar bizi müthiş bir simülasyonun içine koymuş olabilir mi? Belki de biz, çok gelişmiş bir Civilization oyununun içindeki kontrol edilemez NPC’lerden ibaretiz!

Tam da burada Elon Musk devreye giriyor. Adam bir gün çıktı ve dedi ki:

“Eğer teknoloji bu hızda gelişmeye devam ederse, gelecekte simülasyon yapamama ihtimalimiz sıfıra yakın!”

Yani, evrenin aslında bir süper bilgisayarın kodlarından oluştuğunu düşünüyor! Bunu söyleyen kişi de Tesla’yı, SpaceX’i ve Twitter’ı mahveden adam! Eğer bu adam bile şüpheleniyorsa, biz neden “Bu hayat fazla gerçekçi”diyelim ki?

Peki ya kanıtlar? Eğer bir simülasyonun içindeysek, bazı tuhaflıklar olmalı, değil mi? İşte birkaç garip olay:

Birincisi, çift yarık deneyi diye bir şey var. Bilim insanları bir parçacığı gözlemlediğimizde farklı, gözlemlemediğimizde farklı hareket ettiğini keşfettiler! 

Yani, biri bizi izlemiyorsa, her şey “bulanık”, ama bakınca “şekilleniyor!” Bunu duyduğunda beyninin kısa devre yapması normal. Çünkü eğer bir simülasyondaysak, belki de oyunun grafikleri, biz baktığımızda yükleniyor!

Bir diğer ilginç nokta, déjà vu! “Bu anı daha önce yaşadım!” hissi. Evet, hepimiz bazen Matrix’in içindeymişiz gibi hissediyoruz. Peki ya gerçekten sistem bize aynı sahneyi tekrar oynatıyorsa? Ya da birileri kaydı geri sarıp, bir hata düzeltmeye çalışıyorsa?

Tabii bir de glitch anları var! Beynin bazen bir anlığına boşluğa düşüyor ve sen, “Ben buraya neden geldim?” diyorsun. Belki de oyun kodlarında ufak tefek bug’lar var!

Simülasyon teorisini destekleyen bir diğer ilginç nokta, fizikteki şans olayları! Kuantum mekaniğinde her şey tamamen rastgele görünüyor. Gerçek dünyada her şey neden bir zar atmak gibi olsun ki? Belki de biz, yazılımın olasılık algoritmalarıyla yönetiliyoruz!

Eğer bir simülasyondaysak, bunu nasıl anlarız?

Birincisi, çok fazla tuhaf tesadüf oluyorsa, şüphelenmelisin! Mesela birini düşünüyorsun ve hop, o sana mesaj atıyor! Belki de sistem seni dinliyor ve senaryoya küçük eklemeler yapıyor!

İkincisi, fizik kuralları bazen saçmalıyorsa, oyunda bir bug olabilir! Bilim insanları ışık hızını aşmanın yollarını arıyor. Eğer bunu başarırsak, belki de oyunun sınırlarını zorlamış olacağız!

Üçüncüsü, Elon Musk bir şey diyorsa, dikkate al! Büyük ihtimalle yine simülasyon teorisinden bahsediyordur.

Peki ya simülasyondaysak ne yapmalıyız? Öncelikle paniğe gerek yok! Simülasyonda da olsak, hala pizza yiyebiliyor ve Netflix izleyebiliyoruz!

Sonra, eğlenmeye bak! Madem bir oyunun içindeyiz, oyunun tadını çıkar! Belki de bu hayat, “Hard Mode”da oynadığımız bir VR oyunu!

Ve en önemlisi, gelişmeye devam et! Eğer bu dünya gerçekten bir simülasyonsa, kendini geliştirmek, karakterini güçlendirmek en mantıklı şey!

Bu bilgileri sana kendini geliştirmeni bir şeye takılı kalmanı anlatmak için absürt örnekler verdim, kafanı bunlarla meşgul etme… “UNUTMA : bir günü bir gününe eşit olan ziyandadır”

Son olarak, Matrix’te Neo’ya “Mavi hap mı, kırmızı hap mı?” diye sorulmuştu. Mavi hapı seçersen, bildiğin dünyada yaşamaya devam ediyorsun. Kırmızı hapı seçersen, gerçeği öğreniyorsun.

Peki, sen hangi hapı seçiyorsun? 😏

İçerik Yorumları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir